ÇOCUKLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM
Değerli Müminler!
Çocuklarımızın, muhtaç olduğu ahlaki faziletleri, sosyal kural ve davranışları, dini inanç ve değerleri öğrenmeleri ve yaşamaları; ruh ve beden bakımından sağlıklı, bilgili, sanat ve hüner sahibi olabilmeleri için bütün imkanların kullanılarak gayret sarf edilmesi başta ana-baba olmak üzere tüm toplumun görevidir.
Ancak günümüzde, ya ailesi olmadığı, ya da ailesi yanlış tutum ve davranışlarda bulunduğu için, çocukların önemli bir kısmının, bu temel vasıflara sahip olamadığı görülmektedir. Bunun neticesinde de, zamanında gerekli değeri verip ilgilenmediğimiz çocuklarımız; bazen tinerci ve gaspçı, bezen hırsız bazen de içki ve uyuşturucu müptelası olarak karşımıza çıkmakta ve ileriki yaşlarda toplumla çatışan, tutarsız ve çelişkili davranışlar sergileyen bireyler olmaktadırlar. Bizler belki de çoğu zaman, bu tür davranışlarla haberlere konu olan gençleri acımasızca eleştirmekte onlara kin duygusu ile bakmakta; bu davranışlarının sebeblerini düşünmemekteyiz. Halbuki bu tür insanların, hangi şartlarda yetiştiklerine baktığımızda ilgi ve sevgiden mahrum bir çocukluk dönemi yaşadıklarını; büyük bir kısmının da halk arasında, "kimsesiz çocuklar", "sokak çocukları" şeklinde isimlendirilen kişilerden oluştuğunu görürüz.
Değerli kardeşlerim!
Çeşitli sebeplerle sokakları mesken tutan ve ilerleyen yaşlarında olumsuz davranışlar sergileyen çocukların bu davranışlarının bir çok sebebi vardır. Bunların başında aile içi huzursuzluk, anne babanın çocuklarla yeterince ve gerektiği gibi ilgilenmemesi, baskıcı tutumlar, kuralsızlık ya da yanlış kurallar sayılabilir.
Çocuklarımızın başarılı, güvenilir ve yararlı birer insan olarak yetişmesini istiyorsak; seven, benimseyen ve ilgilenen bir tutum sergilemeliyiz.
Sorunlara buyruklarla değil, konuşarak çözüm bulmalı, çocuklara söz hakkı tanımalıyız. Ailemizde; herkesin uyacağı kurallar koymalı; ancak çocuklarımızın bu kurallara dayakla, baskıyla, korkutmayla değil, gönüllü olarak, benimseyerek uymalarını sağlamalıyız Çocuklarımızla ilgili tutum ve davranışlarımız, ılımlı ve eğitici, sindirmeye değil, sorumluluk duygusu kazandırmaya, kişiliğini geliştirmeye yönelik olmalıdır. Böylelikle, ilk sosyal uyumlarını gerçekleştirirken kendilerine deneyim fırsatı tanınan, özgür ve ilgili bir aile ortamında, yeterince sevgi ve güven içinde büyüyen çocuklarımıza ileriki dönemlerde başarılı olmaları için gerekli ortamı hazırlamış oluruz.
Kardeşlerim!
Bağımsızlığı ve milli iradenin tecellisini ifade eden Milli Egemenlik Bayramı'nı coşku ile kutluyoruz. Milli Egemenlik Bayramı'nın, aynı zamanda çocuk bayramı olarak isimlendirilip onlara hediye edilmiş olması, son derece anlamlıdır. Milli egemenlik gibi, toplum hayatımız açısından fevkalade öneme sahip olan bir meselenin çocuklarla ilişkilendirilmesi, onlara vermemiz gereken değere ve bu konudaki sorumluluğumuza işaret etmektedir. Bu sebeple, hem kendi çocuklarımızın hem de kimsesiz çocukların maddi ve manevi açıdan iyi bir şekilde yetişmesini sağlamak için gerekli tedbirleri almak, toplumumuzun geleceği için önemlidir. Bu konuda son derece hassasiyet ve ilgi göstermek, hem dini hem de milli görevimizdir.
Hutbemi bir ayet ve bir hadis meali ile bitiriyorum. Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Biliniz ki mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan aracıdır. Allah katında ise büyük bir mükafat vardır"[1]. Sevgili Peygamberimiz de buyuruyor ki : "Hiç bir baba, çocuğuna güzel terbiye ve edepten daha üstün bir hediye vermiş olamaz "[2]
[1] Enfâl, 8/28.
[2] Tirmizi, Birr, 33.