Vesiletunnecat Homepage
Forum Home Forum Home > GENEL FORUM > Hutbe
  New Posts New Posts
  FAQ FAQ  Forum Search   Register Register  Login Login

24 Saat Kur`an-ı Kerim Dinleme


İRŞAD VE DAVET SORUMLULUĞU (24.03.2006 )

 Post Reply Post Reply
Author
Message
kral View Drop Down
Administrator
Administrator
Avatar

Joined: 08-03-2006
Status: Offline
Points: 1323
Post Options Post Options   Thanks (0) Thanks(0)   Quote kral Quote  Post ReplyReply Direct Link To This Post Topic: İRŞAD VE DAVET SORUMLULUĞU (24.03.2006 )
    Posted: 27-02-2009 at 13:54

bis-mil-la-hir-rah-ma-nir-ra-him

Âl-i imran,3/110

İRŞAD VE DAVET SORUMLULUĞU

Muhterem Müslümanlar!

İnsanı saygın ve mükerrem bir varlık olarak yaratan Yüce Allah, diğer varlıklardan farklı olarak ona nice meziyetler bahşetmiştir. Bu meziyetlerin başında şüphesiz akıl gelmektedir. Akıl, insanın doğru yolu bulmasında en önemli cevherdir. Ancak sadece akıl, kişinin hakkı ve hakikati bulmasında her dem yeterli değildir. Bu nedenledir ki Yüce Allah, doğru yolu göstermek üzere çok sayıda Peygamber göndermiştir. İnsanlık için rahmet olan bu elçiler, Yüce Allah'ın emir ve yasaklarını, hak ve batılı, insanî ve ahlakî erdemleri her türlü zorluğa rağmen insanlara tebliğ etmişlerdir. Peygamberlerin gönderilmesi, toplumda irşad ve davetin gerekliliğini açıkça ortaya koymaktadır.

Değerli Müminler!

İnsanlar, tabiatları gereği her zaman irşad ve davete, öğüt ve nasihate muhtaçtırlar. "Öğüt ver;doğrusu öğüt inananlara fayda verir." [1] âyeti, irşad ve davetin gerekli olduğunu vurgulamaktadır. Gerçekten sıkıntı ve problemlerle bunalan gönüller, katılaşan kalpler, rahmet yüklü ilahi mesajlarla huzur bulmakta, zihinler berraklaşmaktadır. Yeter ki gönül ve zihinler, insana hayat verecek, hayatı ve ölümü, varlık ve yokluğu, dünya ve ahireti anlamlandıracak, ilahi mesajlara açık olsun?Bu mesajlara kapalı kulak ve gönüller ise, elbette rahmetten gerekli haz ve huzuru alamayacaklardır. Rahmet elçilerine gönüllerini açma yerine sırt dönecekler ama kaybedenler kendileri olacaklardır.

Aziz Müminler!

Dinimiz İslâm, iyiliklerin ve ahlaki değerlerin yaygınlaştırılması ve  kötülüklerle mücadele konusunda, bütün fertlere bir sorumluluk yüklemiştir. Nitekim "Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah'a inanırsınız..." [2] âyeti, bu konudaki sorumluğu dile getirmektedir. Her sözü bizler için mesaj yüklü Sevgili Peygamberimiz de "Sizden kim bir kötülük görürse, eğer gücü yetiyorsa, onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmiyorsa diliyle o kötülüğü değiştirsin. Buna da gücü yetmiyorsa, o zaman kalbiyle buğzetsin. İmanın gerektirdiği en alt sorumluluk bilinci budur." [3] buyurarak bu hususa işaret etmiştir. Buna göre hepimizin, eşimize, evladımıza, komşularımıza, arkadaşlarımıza karşı bir sorumluluğumuz vardır. Sorumluluğun gereği yerine getirildiği takdirde, kötülükler ve ahlaksızlıklar zemin bulamayacak, kök salamayacaktır. Sorumluluğun ihmali durumunda ise, ortaya çıkacak olumsuzluklara bütün toplum olarak bedel ödenecektir. Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (s.a.s) gayet dikkat çekici bir üslupla, kötülüklerle mücadele edilmesini vurguluyor: "Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, ya iyiliği emir ve kötülükten men edersiniz, yahut Allah Teâla size toplumsal kargaşa (azap) verir. Sonra kurtulmak için Allah'a yalvarırsınız da duanız kabul edilmez." [4]

Muhterem Müslümanlar!

İnsanlık geçmişte nasıl peygamberlere muhtaç idiyse, bugün de dinin emir ve yasaklarını, güzelliklerini insanlara anlatacak din hizmetini ihlas ve samimiyetle yerine getirecek gönül erlerine muhtaçtır. Yaratılanı yaratandan ötürü hoş gören Yunuslar, kapısını ve gönlünü herkese açan Mevlanalar, baba şefkatiyle herkesi kucaklayan Hacı Bektaş-ı Veliler misali, özü-sözü, eylem ve söylemi birbiriyle uyumlu gönül erleri, bir toplum için büyük kazanımdır. Unutulmamalıdır ki, irşad ve davet belirli liyakate sahip fertlerin ifa edeceği bir görevdir. "Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk (sınıf) bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır." [5] buyurulmak suretiyle irşad ve davetin genelin değil bu hususta ehliyet sahibi kimselerin görevi olduğu vurgulanıyor.

Hutbemi irşad ve davette temel esasları içeren bir âyet mealiyle bitirmek istiyorum: "Ey Muhammed! Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle çağır, onlarla en güzel şekilde mücadele et; doğrusu Rabbin kendi yolundan sapanları daha iyi bilir." [6]

Dr. Yaşar YİĞİT

Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı

_________________________

[1]Zâriyât, 55.

[2]Âl-i imran, 3/110.

[3]Tirmizi, Fiten, 11.

[4]Tirmizi, Fiten, 9.

[5]Al-i İmrân, 4/104.

[6]Nahl, 16/125.

<font color=RED>“Bilginin elde edilmesi... bizi iyiye ulaştıracaktır.”[/COLOR]

Back to Top
 Post Reply Post Reply

Forum Jump Forum Permissions View Drop Down



This page was generated in 0.099 seconds.